© Niğde'de Bugün 2022 ® ©

Öztürk; %2 kotası sendikal hak ve özgürlükleri resmen kısıtlamaktadır.

YENİ SENDİKA Niğde İl Temsilcisi Deniz Öztürk, yaptığı açıklamada, "SENDİKALARA %2 KOTA" konusunda kanunlaştırılması düşünülen uygulamanın yanlışlığına dikkat çekti.

%2 kotası sendikal hak ve özgürlükleri resmen kısıtlamaktadır diyen Öztürk şunları söyledi; "Uygulamaya cevap veremeyen kanun olamaz! 2022 Temmuz ayındaki sayıların baz alınması yanlıştır! 2022 Temmuz'da %2'yi aşmayan ama şimdi aşan sendikalara ne olacağı belirsizdir!Siyasi irade, bu tasarıyı alkışlayanlar tarafından yanıltılmaktadır. Hepimiz biliyoruz ki bu uygulamanın bu haliyle hayata geçmesi halinde Türkiye'de sendikal hak ve özgürlükler ciddi şekilde yara alacaktır. Yapılan düzenlemeyle Danıştay’ın yürütmesinin durdurulması kararının hükümsüz hale gelmesi hedefleniyor/geleceği sanılıyor fakat gözden kaçırılan bir husus var. Toplu sözleşme hükmü kanundan önce uygulanır ve yürürlükteki bir toplu sözleşme hükmü, kanunla bertaraf edilemez. Diğer taraftan, Danıştay kararı gereği %1 barajının uygulanması mümkün olmadığından ve toplu sözleşme 31 Aralık 2023 tarihine kadar yürürlükte olduğundan sendika üyesi kamu görevlileri hiçbir ayrım olmadan 31 Aralık 2023 tarihine kadar aynı oranda ve tutarda toplu sözleşme ikramiyesinden faydalanacaklardır. Bu yönüyle bu hüküm ancak 1 Ocak 2024 tarihi itibariyle uygulanma imkanına sahip olabilir."

ÖZTÜRK, YENİ SENDİKA Genel Başkanı Metin Memiş'in TBBM Milletvekillerini bilgilendirerek ve Meclis Grup Başkanlarıyla görüşmeler yaparak bu tasarının yanlış olduğunu bir an önce geri çekilmesi yönünde yetkililere “SENDİKALARA GETİRİLMESİ DÜŞÜNÜLEN %2 KOTASI DEĞERLENDİRME RAPORU’ nu sunduğunu da belirtti .

Öztürk; "Anlaşılan o ki yetkili konfederasyonun bağlı sendikaları hızla devam eden üye istifalarını durdurabilme noktasında çaresiz kalınca, sendikal zenginliği engelleme yöntemine başvurmuşlardır. Kamu görevlilerinin hakları için pazarlık yapmaları gereken işverenle, kamu görevlileri üzerinden bir uzlaşma yapıldığı intibaı talihsiz bir tarihi vesikaya dönüşmek üzeredir. Hazin olan şu ki; toplu sözleşme hakkının gereklerinin icra edilmesi yerine toplu sözleşme ikramiyesinin genellik ilkesini imha etmek üzerine bir sendikal çaba peşinde koşulmakta ve “Hazine Yardımı” seçmenlere değil partilere ödenmektedir.“Toplu Sözleşme İkramiyesi”, sendikalara değil kamu görevlilerine ödenmektedir. Bilindiği gibi; 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin konuyla ilgili hukuka aykırılık içeren hükmüne yönelik Danıştay tarafından verilmiş yürütmenin durdurulması kararına ve bu karar içeriğinde yer verilen gerekçelere rağmen konuyla ilgili şimdi ısrarla yeni bir yasal düzenleme yapılmak istenmektedir. O dönem ortaya çıkan yürütmenin durdurulması kararında “yargı kararını hükümsüz hale getirmek amacıyla kanun yapılması sonucunu doğurmanın” da ötesinde, şimdi ise anılan karar içeriğinde yer alan “anayasal hüküm ve ilkeler ile konuyla ilgili evrensel ilkelere ve uluslararası sözleşmelere” de aykırı nitelikte kanun yapılması tartışmalarına neden olunacaktır." dedi.

Kesin ve açık olan husus; iyi niyetli olmayan, hukuka aykırılığı kesin olan, Anayasal teminat olma yükümlülüğünü bertaraf eden, uluslararası sözleşmelere ve ilkelere tezat oluşturan, sendikal mücadeleye ve rekabete siyasi müdahillik sonucunu oluşturan, kamu görevlilerinin tercihleri üzerinden ödüllendirilmesi ya da cezalandırması amacına sahip olunması suçlamasına gerekçe yapılacak olan bir düzenleme içeriği söz konusudur diyen Öztürk, " Diğer açık ve kesin olan husus ise; kanun ne zaman kabul edilirse ve ne zaman yürürlüğe girerse girsin söz konusu kanunun kamu görevlilerinin aleyhine sonuç doğurma işlevine sahip uygulama imkanı olan 1 Ocak 2024 tarihinden önce olmamasıdır. Zira o tarihe kadar 6. Dönem Toplu Sözleşmesi yürürlüktedir. Bir toplu sözleşme yürürlükte iken, toplu sözleşmenin düzenlediği konuda yasal düzenleme yapılsa dahi ancak “Toplu Sözleşmeden Daha Fazla Lehe Sonuç Üretmesi Haliyle Sınırlı Olmak Üzere Uygulanabilir” ilkesi göz ardı edilemez. Aksi halde, kanun ancak ve ancak toplu sözleşmenin yürürlüğünün YENİ SENDİKA olarak tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının daha iyi çalışma şartlarına ulaşması amacıyla yenilikçi düşünceleri öncelikli gören ve çok sesliliği önemseyen bir anlayışıyla bağımsız sendikacılık faaliyetleri yapmayı vazgeçilmez bir ilke olarak kabul etmekteyiz. Bu amaçla çalışanların ekonomik, sosyal, kültürel ve mesleki kazanımları ile hak ve menfaatlerini koruyup geliştirmeyi, sendikal faaliyetlerde ahlaki ilkelere uygun davranmayı, çalışanların insan onuruna yaraşır bir yaşantıya kavuşmasını, emeğin ve alın terinin yüce bir değer olduğunu kabul ederek çalışma hayatında liyakat ilkesinin hâkim kılınması için çalışmalar gerçekleştirmeyi benimsemekteyiz. Bu bağlamda yukarıda bahsettiğimiz değerlendirmelerimiz ışığında sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanması anlamına gelebilecek olan ve 1 Ocak 2024’te yürürlüğe geçmesi muhtemel olan söz konusu tasarının bu haliyle yürürlüğe girmemesi için iletişim ve diyalog kanallarımızı sürekli olarak açık tutarak gerekli görüşmelerimizi gerçekleştireceğimizi ifade ediyoruz. Deniz, Asıl acı olan ise iki büyük konfederasyonun Memur Sen ve Kamu Sen'in bu öneriyi desteklemesidir. Hepimiz biliyoruz ki bu uygulamanın bu haliyle hayata geçmesi halinde Türkiye'de sendikal hak ve özgürlükler ciddi şekilde yara alacaktır.Ümit ediyoruz ki bu yanlıştan dönülür, bu yanlış tasarı meclisten geçmez."dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER