© Niğde'de Bugün 2022 ® ©

EĞİTİM-İŞ VE ADD’DEN 'ÇEDES PROTOKOLÜ' TEPKİSİ

 

Eğitim-İş’in kısa adı ÇEDES olan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ Projesi'nin iptali için Danıştay'a dava açmasının ardından Eğitim-İş Niğde Şube Başkanı Timur Özkan ve ADD Şube Başkanı Nihal Açıkgöz ortak bir basın açıklaması yaptı.

Açıkgöz ve Özkan yaptıkları açıklamada ÇEDES projesi kapsamında Eskişehir ve İzmir'de 842 okula “manevi danışman” adı altında imam, müezzin ve vaiz gibi din hizmetlerinde çalışan kişilerin atanmasına tepki göstererek, ÇEDES protokolünün birçok açıdan hatalı ve tehlikeli bir uygulama olduğunu ifade ettiler.

Timur Özkan açıklamasında; ‘’ Daha kötü ne olabilir ki? sorusuna her yeni eğitim-öğretim döneminde “bu kadar da olmaz” dedirten iktidar, 2022-2023 eğitim öğretim yılında da bu geleneğini bozmamış, eğitimde geçen yılları dahi mumla aratan bir dönemi ülkeye yaşatmıştır.

Onca skandala rağmen dernek/vakıf maskesi takmış tarikatlar MEB protokolleri aracılığıyla eğitimde cirit atmaya devam etmektedir. Eğitimdeki bu akıldan bilimden uzak hamleler 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandırılmış, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilimizde devlet okullarına pedagoji eğitimi almamış din görevlisi gönderilmesi bunun en somut örneği olmuştur. Seçimden hemen sonra İstanbul’da TÜGVA’ya 238 okulun tahsis edilmesi, “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES)” kapsamında yapılan protokolle okullara “manevi danışman” adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanması eğitimde çok başlılığın artacağının da net sinyallerini vermiştir.

Alanında uzman eğitimciler varken, rehber öğretmenler varken konuyla hiç ilgisi olmayan kişileri ve yapıları eğitim sistemimize sokmak kamu kaynaklarını israf etmektir. Eğitim-İş olarak, Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırı; laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıt ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık. 

Bugün de burada ve tüm Türkiye’de eğitim dışı kurumlarla, tarikatlara ait dernek ve vakıflarla imzalanan protokollere ve projelere karşı “Çocukları korumak, vatanı korumaktır” anlayışıyla sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. 

Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim! Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım! Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur: Anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır. 

Çünkü ÇEDES protokolü tehlikelidir: Eğitim biliminden pedagojiden bihaber, çocuklarımıza nasıl yaklaşılacağını bilmeyen yetişkinleri okullara sokmak travmatik etkileri de beraberinde getirecektir. ÇEDES protokolü öğretmenlerin, eğitim emekçilerinin mesleki itibarına hakarettir. Eğitim-öğretim eğitimcilerin işidir. ‘’ diye konuştu.

ADD Niğde Şube Başkanı Nihal Açıkgöz ise; ‘’ Milli Eğitim Bakanlığının önceki yıllarda vakıf ya da dernek adı altında örgütlenmiş bazı tarikat-cemaat yapılanmaları ile protokoller imzalayıp çocuklarımızın körpe dimağlarının bilim dışı öğretiler ve hurafelerle doldurulmasına neden olması kamuoyunda ciddi tepkiye neden olmuş, kimi siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerince ağır eleştirilmişti.

Şimdi de, İzmir ve Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüklerinin, İl Müftülükleri ile yürüttükleri ÇEDES projesi kapsamında okullarımıza “Manevi Danışman” sıfatıyla pedagojik formasyonu olmayan imam, müezzin, vaiz, Kuran Kursu öğreticisi gibi kişileri görevlendirdikleri duyumları alınmaktadır.

Daha önce de yüzlerce okulumuzu AKP yanlısı dinci vakıfların kullanımına açtığı hafızalarda tazeliğini koruyan “Milli” Eğitim Bakanlığı, yazık ki artık ülkemiz için ciddi bir beka sorunu haline gelmiştir.

AKP iktidarının “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” gerçeğini yadsıyan, devletimizin laik niteliğini yok sayan bu tür uygulamaları Anayasamızın 2. ve 24. maddelerine olduğu gibi, 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununa ve 430 Sayılı Öğretim Birliği Yasasına da aykırıdır. Hal bu iken; varlık nedenleri Cumhuriyeti korumak olan Cumhuriyet Savcılarının olayları tepkisiz izlemeleri kabul edilemez.

Laiklik; demokrasinin olmazsa olmazı ve Cumhuriyet Kubbemiz’in kilit taşı, Ulusal Birliğimizin, İç Barışımızın ve bilimsel gelişmemizin en önemli güvencesidir, gözümüz gibi korunmalıdır.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, devletimizi yönetme yükümlülüğü üstlenmiş siyasi ve bürokratik kadroları Anayasa ve yasalara uymaya, muhalefet partilerini konunun takipçisi olmaya, Milli Eğitim Bakanlığını adındaki “Milli” ve “Eğitim” sözcüklerinin anlamına uygun davranmaya, Cumhuriyet savcılarını da görevlerini yapmaya davet ediyoruz. ‘’ifadelerine yer verdi.

 

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER